Edebiyat Ödüllerinde En İyi Çıkış Yakalayan Yazar Murat TERLEMEZ ile Röportaj
Sayın Yazarımız sizi yakından tanıyabilir miyiz?
1989’da İstanbul’un Sarıyer ilçesinde dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi 1995-2003 yılları arasında Emirgân Karaca Paşa/Osman Saçmacı ilköğretim okulunda, lise öğrenimimi ise 2003-2007 yılları arasında Boğaziçi Behçet Kemal Çağlar Lisesi Sosyal Bilimler Alanında tamamladım.
Spor bilimlerine ve psiko-sosyal alanlara her daim ilgi duydum. İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Bilimleri Fakültesinde, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Pedagojik Formasyon Programını tamamladım. Ön lisans eğitimimi, bölüm birincisi ve onur öğrencisi olarak yönetim ve organizasyon programında tamamlayıp, birinci lisans eğitimimi Eskişehir Anadolu İşletme Fakültesinde, ikinci lisans eğitimimi İstanbul Okan Üniversitesi Spor
Yöneticiliği Bölümünde (Tam burslu) onur öğrencisi olarak, üçüncü lisans eğitimimi ise İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde tamamladım.
Yüksek lisans eğitimlerimin birincisini İstanbul Okan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Spor Yönetimi Tezli Bölümünde (Burslu) “Antik Dönem Oyunları” konulu tezimle tamamlayıp, ikinci yüksek lisans eğitimimi ise Altınbaş Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Psikoloji Tezli Bölümünde (Burslu) Sosyal Psikoloji Alanında “İnsan Kaynakları Özelinde Sinizm, Bağlılık, Adalet ve Muhalefet” konulu tezimle nihayete erdirdim. Doktora eğitimime ise halen Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalında özel öğrenci statüsünde devam etmekteyim.
Bize biraz da eserlerinizden bahsedebilir misiniz?
Bir toplumsal olay olan histerinin de gerçekleştiği “Frau (Frau Troffea)”, karakter analizi hakkında bilgi veren, tarihi bir roman olan “Dil-Küşâ (Kasr-ı Dil-Küşâ)”, eski çağları konu edinen kitaplarım “Smyrna’dan Konstantiniyye’ye İşgal Pasları” ile “Antik Ritüeller Ball” ve kişisel gelişim ve psikolojinin temellerinin de katkısıyla deneme türlerine yakın olan kitaplarım “Sen Bir Şey Değil, Her Bir Şeysin” ile “Perdeleri İnmesin Kedi Gözünün” kitaplarını yazmış bulunmaktayım.
Benim için yazma konusu “keşfedilmemiş yeni dünyalar”dan, hayal pencereme “rengârenk sarmaşıklar”ın tutunması anlamını taşıdığını söyleyebilirim. Kendi yaşanmışlıklarım veya doğadaki tüm canlıların yaşanmışlıkları hayal penceremde her daim yerini alacaktır.
İlham aldığınız kaynaklar nelerdir? Kim veya kimler sizi yazmaya teşvik etti?
Bir kişi veya kişiler yazmamda rol oynadılar diyemem. Her daim yazma isteği ve bıkmadan usanmadan araştırma merakımın üzerine titredim. Akademik yazılar yazmaya devam ederek yazma isteğimi sürdürdüm. Bir süre sonra kitap yazma hayalimi sayfalara serpiştirerek, macera dolu edebiyat hayatına adım atmış oldum. Hayal dünyam ilham kaynağım diyebilirim. Ayrıca okurlarımdan aldığım her bir ödül benim motivasyon kaynağım olmuştur, bundan sonra da olmaya devam edecektir.
En sevdiğiniz eserler nelerdir? Neden bu eserleri seviyorsunuz?
En sevdiğim eserler Dönüşüm – Franz Kafka, Satranç – Stefan Zweig, Amok Koşucusu – Stefan Zweig olarak sıralayabilirim. Neden bu kitaplar diye sorar iseniz, dışavurumun iliklere kadar yaşandığı kitaplarda kendi benliğini arayan, özgürlüğüne doğru yol almaya çalışan ve bu keşiften önce ruhuna sıkışıp kalan düşüncelerin önemine vurgu yapılması diyebilirim.
Herkes yazar olamaz. Sizin bu yeteneğiniz nasıl ortaya çıktı?
Yazma maceram lisenin ilk yıllarında filizlenmeye başladı. Lise son sınıfta okulun dergisinde “Geçmez, Bitmez Derken Elveda” adlı yazım yayımlandı. Her zaman bir “Taş” kelimesi ile ilgili bile olsa sayfalarca kitap yazacağımı dile getirirdim, hayal gücü ve düşünce sınırları zorlayarak. İnatçı ve hayalperest yapımın da yardımıyla var olan yeteneğimi geliştirmeye başladım diyebilirim.
Bu yola çıktığınızda hedefiniz neydi ve bu hedefinize şu an itibariyle ulaşabildiniz mi?
Roman, öykü ve tarih alanında yazmayı sevdiğim kadar kişisel gelişim konularında da rehber niteliğinde çalışmalarım devam etmektedir. Her ne kadar zorlu bir süreç olsa da; heyecanı bol, sabrı zor, umudu sonsuz bir yolculuktu benim için. Bu süreçte pek de kimseye kitap yazma maceramı açmadım. Hayalini kurduğum her şeyin dillendirilince gerçekleşmediği düşüncesine kapılan birisi olarak hareket ettiğimden, bu güzel başlangıçlı hayalin sonu da güzel oldu.
Yazmayı ve okumayı çok sevenlere tavsiyeniz nedir?
Yazmayı ve okumayı çok sevenlere tavsiyem ise, kimseye ve hiçbir şeye aldırmadan hayallerine koşmaları olacaktır. “Sen bu dünyada teksin. Başka bir “Sen” yoktur. Önüne çıkacak olan olumsuzluklara, tepkilere aldırmadan yürümeye başladığın an, tüm dağları yürüyerek aşmanın keyfine varacaksın. Sakın ama sakın kendi dünyana geç kalma. Dünya temelini müthiş bir mimari düşüncenle inşa etmeyi unutma. Oku, okuttur, okumayı sevdir. Yaz, yazmaya cesaretlendir, teşvik etmeyi de ihmal etme