Zona, virüsü vücutta uyur durumdayken uygun koşullar oluştuğunda aktif hale gelir. Kanser ve zona arasındaki ilişki 1955’ten beri bilinmektedir. Bu tarihlerde Zona’nın muhtemel bir kanserin öncüsü olabileceği hipotezi ortaya atılmıştır. Peki Zona Kanser Belirtisi mi, yoksa kansere bağlı gelişen bir sağlık sorunu mu?
Zona Kimlerde Görülür?
Yeni bir araştırmaya göre, zona, yaşlılar, özellikle kanla ilişkili kanserler ve kemoterapi ile tedavi edilen kanser tanısı konan insanlar, AIDS ve organ nakli sonucu bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda sıklıkla görülür.
Zona Kanser İlişkisine Dair Araştırmalar
Araştırmalar ve ilgili bulgular, Zona Kanser Belirtisi mi sorusuna yanıt aramaktan çok, genellikle kanser hastalarında, yeni aşılar kullanarak zona gibi ağrılı cilt durumunu önleme çabalarına rehberlik edebilmek amacıyla kullanılmaktadır. 2006’dan 2015’e kadar Avustralya’da yaklaşık 240.000 yetişkin arasında yeni bir kanser teşhisi öncesi ve sonrasında zona varlığını inceleyen geniş bir çalışma başlatılmıştır. Çalışmada araştırmacılar, genel olarak, kanser hastalarının Zona’ya yakalanma oranının kanser olmayan hastalara oranla yaklaşık yüzde 40 fazla olduğunu tespit ettiler. Kanla ilgili veya hematolojik kanser teşhisi konan hastalar ise, kanser olmayanlara oranla üç kat daha fazla zona geliştirme riski taşıyordu. Akciğer, meme, prostat veya diğer organlarda bulunan kanser gibi katı bir tümör teşhisi konan kanserli bireyler, kanserli olmayanlardan yüzde 30 daha fazla zona riski taşırlar.
Zona mı Kansere Kanser mi Zona’ya Sebep Olur?
Bulaşıcı Hastalıklar Dergisi’nde yer alan yeni analiz çalışmasının sonuçlarına göre, çalışmanın yapıldığı MPH üniversitesinden Jiahui Qian kan kanseri olan hastaların zona riskinin daha yüksek olduğunu ve kanser teşhislerinden iki yıl önce zona olduklarını tespit etti. Bununla birlikte, belirgin büyülükteki tümörleri olan hastaların zona geliştirme oranının daha yüksek olduğunun görülmesi, kanserin kendisinden ziyade tanıdan sonra bu hastaların almış olduğu kemoterapi ile büyük ölçüde ilişkili olduğu tezinin ortaya koyulmasına sebep olmuştur. Kanser hastalarında daha yüksek zona riskini inceleyen daha önceki bazı çalışmalar kansere bağlı zona riskini kemoterapi ile ilişkili bir risk olarak ele almamıştır.
Zona’ya Karşı Aşı – Kanser Hastalarının Yaşam Kalitesi İlişkisi
Boston Çocuk Hastanesi ve Harvard Tıp Okulu doçentlerinden Barbara P. Yawn ve Minnesota Üniversitesi’nden Scd Kosuke Kawai, “Bu bulguların zona aşıların geliştirilmesindeki son gelişmeler üzerinde önemli etkileri vardır.” şeklinde açıklama yapmışlardır.
ABD’de 2017’de halkın kullanımı için onay verilen yeni zona aşısı, virüsün canlı bir formunu kullanmamak vetadır. Bu sebeple kemoterapi gibi zayıf bağışıklık sistemleri olan kişilerde güvenli olması muhtemeldir. Halk sağlığı yetkilileri bu tür hastalarda aşı kullanımı hakkında daha fazla veri beklediğinden, ABD’de aşıyı henüz önermemektedirler. Virüsün inaktif bir formunu kullanan başka bir yeni zona aşısı geliştirilmektedir. Bu ilerlemeler, aşılamanın kanser hastalarında ve buna bağlı zona ve komplikasyonları önleme stratejisinde önemli adımlar olduğu ve büyük umutlar sunduğu görülmektedir, ancak Zona kanser belirtisi mi sorusuna net bir cevap verememektedir.