Bir restoranda görev alan aşçı, İş Mahkemesi’ne müracaat ederek iş akdinin davalı işveren aracılığıyla haksız ve bildirimsiz olarak sonlandırıldığını öne sürerek, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, ihbar tazminatı, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, asgari geçim indirimi, senelik izin ücreti alabileceğini belirtti.
Davalı işveren iddiaları kabul etmedi. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar verdi.
Hükmü davalı taraf temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığıyla alakalı konunun taraflar arasında uyuşmazlık hususu olduğun altı çizildi. 4857 sayılı İş Kanunu’nunda işçinin haftalık izninin karar altına alındığına işaret edilen Yargıtay hükmünde; “Hafta tatili izni kesintisiz en az 24 saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin 24 saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır. 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3 üncü maddesine göre, hafta tatili Pazar günüdür.
Bu genel kural mutlak nitelikte olmayıp, hafta tatili izninin Pazar günü dışında da kullandırılması mümkündür. Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Somut uyuşmazlıkta, davacı işçi hafta tatili isteğinde bulunmuş, davacı tanığı yaz aylarında haftada 7 gün kış döneminde ise 6 gün çalışıldığını açıklamış, bilirkişi raporunda ise yaz/kış ayrımı yapılmaksızın yılın tamamı için hafta tatili ücreti hesabı yapılmıştır. Mahkemece yaz/kış ayrımı yapılmaksızın ve davacı tanığı dikkate alınmadan hafta tatili ücreti için karar verilmesi hatalıdır. Hafta tatili açısından sadece yaz ayları için hesaplama yapılarak istemle ilgili hüküm kurulmalıdır. Kararın oy birliği ile bozulmasına hükmedilmiştir.” ifadeleri kullanıldı.